Önceleri beşeriyetle açık temas halinde olan bu organisazyon, bu "devre" nin koşullarından ötürü gizlenme gereği görmüş ve ikamet yeri olarak birbirinden tünellerle bağlanan, dağlar içindeki yeraltı kentelerini tercih etmiştir. Agarta, dünya insanlığının tekâmülüne sorumluluk sahibidir. İlahi Hiyerarşi' ye hizmet eder. Dünyanın Efendisi ve "Kutup" olarak ifade edilen ve "Brahatma" veya "Brahitma" adıyla belirtilen Agarta' nın lideri, Dünya' ya sevk ve idare eden İlahi Hiyerarşi' nin fizik âlemdeki temsilcisidir. Rene Guenon' a göre tradisyonlarda "Kutsal Dağ", "Dünyanın Merkezi" olarak ifade edilen yer, dünyanın tüm geçmiş, yitik kıtalara indirilmiş dinler ve kozmik öğretiler, Agarta arşivinde kayıtlıdır ve birçok peygamber (Musa, İsa), dinlerini kurmadan önce, bu arşivleri incelemişlerdir ki, bazıları burada "inisiyasyon" dan da geçmiştir. Agarta' nın yeryüzüne açılan 7 (kimi kaynaklara göre
4) ana çıkış noktası bulunmakla birlikte, mağaralarda inzivaya çekilen bilgelerin ve inisiyatik toplulukların Agartalılar ile ilişki içinde oldukları ileri sürülür. Rene Guenon' a göre, bu durum en çok, Türkler' in yaşadığı Orta Asya' da görülmektedir. Kimi yazarlara göre, Göktürk, Uygur ve Hun masallarındaki, "ataların kutsal mağaraları" ve bir mağaradan geçilerek ulaşılan "gizli ülke" inanışında Agarta' nın sembolizmi bulunmaktadır.
Tibet tradisyonlarına göre, Agartalılar şimdiki devrenin sonunda dışarı çıkacak ve Agarta' nın lideri yeryüzündeki menfiliği yenecektir.
Yeraltı Evreni-1
Kapadokya bölgesinde açıkçası sayısını bilemediğimiz kadar irili ufaklı bir sürü yeraltı şehri mevcut. Bunların bazıları gezilebiliyor, bazılarıysa ağzına kadar taş toprak dolu. Bölgedeki yeraltı şehirlerinin yapısını en iyi şekild şu benzetme ile tarif edebiliriz. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizi düşünün. Büyük binalar ve aralarında serpiştirilmiş gecekondular var. Örneğin İstanbul' daki bir Akmerkez binasının bir iki kilometre uzağında derme çatma gecekondular görünür. Kapadokya' daki her yeraltı şehri bir bina olarak kabul edersek, yeraltı şehirlerinin bazıları İstanbul' daki Akmerkez ya da Galleria gibi, bazıları da bizim gecekondularımız gibi derme çatma sayılabilecek yerlerdir. Bölgedeki son derece büyük, tanınmış ama bugünkü teknolojik imkanların üzerinde olması gereken bir teknolji ile açılmış yeraltı şehirlerinin yanısıra daha mütevazi yeraltı şehirleri de var. Burada akla gelen şey bir iki, hatta sadece bir özgün örneğin çevresinde daha sonraki dönemlerde ve daha ilkel kimselerce bazı taklit kazılar yapıldığıdır. Kapadokya' daki yeraltı şehirlerinin en fazla tanınanları Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirleridir. Bu iki şehir birbirinden yaklaşık olarak 9,10 Km kadar uzaktadır. Gerek konuyla ilgili arkeologlar, gerekse yöre halkı tarafından bu iki yeraltı şehrini birbirine bağlayan bir tünelin varlığı bilinmektedir. Yeraltı şehirlerindeki tüneller tabii ki, Kaymaklı ve Derinkuyu arasındaki ile de sınırlı değildir. Mesela Kaymaklı' nın 12-15 Km doğusunda kalan Mazı Köyü yeraltı şehrinin Kaymaklı ve Derinkuyu' ya bağlayan tünellerin oluğu da bilinmektedir.
http://www.bestoffrm.com/104741-agarta-ve-sambalaagarta-ve-sambala-yeralti-uygarliklari.html
Bilinmeyenin Boyutu Nedir?
Bölge haklı mevcut bütün yeraltı şehirlerinin birbirine tünellerle bağlı olduğunu iddia ederler. Bu durumda bölgenin altı bir örümcek ağı gibi tünel şebekeleri ile örtülü oluyor. Bu tünellerin hemen hemen hepsi bugün ya duvar örülerek ya da göçükler yüzünden kullanılmaz durumdadır. Yakın gelecekte de bunların açılması için herhangi bir çalışma yapılmasını beklemek mümkün değildir. Yeraltı şehirlerinin yeniden keşfedilmeleri ve ziyarete açılmaları o kadar eski değil. Mesela, yetkili kimseler Derinkuyu diye bir yer olduğunu ancak 1963' te keşfedebilmişler. Bu şehirleri ilk defa gezen bir kimseyseniz hayretler içinde kalmamanız, hayran olmamanız mümkün değil fakat bilmelisiniz ki, gezdiğiniz yerler yeraltı şehirlerinin bugün bilinen kısımlarının ancak onda biridir. Geziye açık olan ve aydınlatılmış kısımların haricinde çok geniş bir alan ve bir sürü çıkış kapısı daha vardır. Tabii bunlar bilinenler. Bilinemeyen kısımların ne nitelikte olduğu konusu ise doğal olarak meçhul. Ancak, örneğin Derinkuyu' nun altında en 3 ile 8 kat kadar bir derinlik olduğu arkeologlar tarafından tahmin ediliyor. Aslında Kapadokya ve yeraltı hakkında bazıları arkeolojik, bazıları turizm amacıyla yazılmış olan Türkçe ve hemen her dilde yayınlanmış olan yüzlerce kitap mevcuttur. Konuyu bu açıdan merak edenler söz konusu kitapları turistlik eşya satışı yapan her dükkandan alabilirler ve gerek kaya kiliselerinin, gerek yeraltı şehirlerinin bilinen her ayrıntısını, derinliklerini, ölçülerini kısaca herşeyi öğrenebilirler.
İnkalar Hazinelerini Yeraltına Sakladılar
Kaymaklı ve Derinkuyu konularında daha ileri gitmeden önce dünyanın değişik yerlerindeki benzeri yerleri ve bu yer hakkındaki araştırma ve iddaları kısaca hatırlamamız yerinde olur. Bizdeki gibi yeraltı şehri ismi verimemiş de olsa dünyanın değişik yerlerinde bir sürü tünel şebekesi mevcuttur. Bu tünellerini birçoğu günümüzde bilinmektedir fakat hepsi de belli yerden sonra tıpkı bizim yeraltı şehirlerimiz gibi taş, toprakla dolmuş ya da doldurulmuştur. Güney Amerika' da, Ekvador, Peru, Bolivya civarında Eski İnka uygarlığından kalma bir çok tünel olduğu söylenir. İspanyol yağmacılarının en önemlisi olan Pizarro' nun ordusundaki bir asker rahip olan Cieza de Leon, son İnka imparatoru olan Atahualpa' nın, Pizarro tarafından öldürülmesinden 4, 5 yıl sonra yazdığı notlarda, İnkalar' ın, İspanyol soygununda korkarak hazinelerini bugün dahi bulunamamış olan gizli yerlere taşıdıklarını yazar. Bu gizli yerler dağların altında oyulmuş olan tünel sistemleriydi. Bu fikri aslında İngiliz Arkeoloğu Harold Wilkins' in de buşunduğu birçok bilimadamı desteklemektedir. Başka br görüşe göre ise, söz konusu tünel sistemleri son derece ileri bir uygarlık tarafından binlerce yıl boyunca oyulmuştur. Güney Amerika' daki tünel sistemleri çok fazladır ve sadece İnka ülkesinde değildirler. En fazla bilineni, Lima' yı, Peru' nun eski başkenti olan Cuzco' ya bağlayan ve sonra da Bolivya sınırına kadar uzanan bir tünel şebekesidir. Eski belgelere göre bu tünellerde çok zengin Kralın mezarı vardır. Ama bugün kimse tünellerde hazine aramayı düşünmüyor, çünkü tüneller hemen hemen tamamen toprak doludur, temizlenmeleri, içlerinden çıkması olası olan hazinelerden çok daha pahalıya malocaktır. Tünelleri araştırmış olan bilimadamlarının çoğunluğu da, bunları İnka tarafından kazılmayacağı konsunda hemfikirler.