13 Şubat 2015 Cuma

Agarta ve Şambala,Agarta ve Şambala Yeraltı Uygarlıkları

Agarta ve Şambala , teozofik ve ezoterik  kaynaklara göre önceki "devre" nin sonlarına doğru Mu ve Atlantis' ten göç eden  bilim-rahipleri tarafından kurulmuş yeraltı  organizasyonlarıdır.

Önceleri beşeriyetle  açık temas halinde olan bu organisazyon, bu "devre" nin koşullarından ötürü  gizlenme gereği görmüş ve ikamet yeri olarak birbirinden tünellerle bağlanan,  dağlar içindeki yeraltı kentelerini tercih etmiştir. Agarta, dünya insanlığının  tekâmülüne sorumluluk sahibidir. İlahi Hiyerarşi' ye hizmet eder. Dünyanın  Efendisi ve "Kutup" olarak ifade edilen ve "Brahatma" veya "Brahitma" adıyla  belirtilen Agarta' nın lideri, Dünya' ya sevk ve idare eden İlahi Hiyerarşi' nin  fizik âlemdeki temsilcisidir. Rene Guenon' a göre tradisyonlarda "Kutsal Dağ",  "Dünyanın Merkezi" olarak ifade edilen yer, dünyanın tüm geçmiş, yitik kıtalara  indirilmiş dinler ve kozmik öğretiler, Agarta arşivinde kayıtlıdır ve birçok  peygamber (Musa, İsa), dinlerini kurmadan önce, bu arşivleri incelemişlerdir ki,  bazıları burada "inisiyasyon" dan da geçmiştir. Agarta' nın yeryüzüne açılan 7  (kimi kaynaklara göre
 4) ana çıkış noktası bulunmakla birlikte, mağaralarda  inzivaya çekilen bilgelerin ve inisiyatik toplulukların Agartalılar ile ilişki  içinde oldukları ileri sürülür. Rene Guenon' a göre, bu durum en çok, Türkler'  in yaşadığı Orta Asya' da görülmektedir. Kimi yazarlara göre, Göktürk, Uygur ve  Hun masallarındaki, "ataların kutsal mağaraları" ve bir mağaradan geçilerek  ulaşılan "gizli ülke" inanışında Agarta' nın sembolizmi bulunmaktadır.
Tibet  tradisyonlarına göre, Agartalılar şimdiki devrenin sonunda dışarı çıkacak ve  Agarta' nın lideri yeryüzündeki menfiliği yenecektir.

Yeraltı Evreni-1

Kapadokya bölgesinde açıkçası  sayısını bilemediğimiz kadar irili ufaklı bir sürü yeraltı şehri mevcut.  Bunların bazıları gezilebiliyor, bazılarıysa ağzına kadar taş toprak dolu.  Bölgedeki yeraltı şehirlerinin yapısını en iyi şekild şu benzetme ile tarif  edebiliriz. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizi düşünün. Büyük  binalar ve aralarında serpiştirilmiş gecekondular var. Örneğin İstanbul' daki  bir Akmerkez binasının bir iki kilometre uzağında derme çatma gecekondular  görünür. Kapadokya' daki her yeraltı şehri bir bina olarak kabul edersek,  yeraltı şehirlerinin bazıları İstanbul' daki Akmerkez ya da Galleria gibi,  bazıları da bizim gecekondularımız gibi derme çatma sayılabilecek yerlerdir.  Bölgedeki son derece büyük, tanınmış ama bugünkü teknolojik imkanların üzerinde  olması gereken bir teknolji ile açılmış yeraltı şehirlerinin yanısıra daha  mütevazi yeraltı şehirleri de var. Burada akla gelen şey bir iki, hatta sadece  bir özgün örneğin çevresinde daha sonraki dönemlerde ve daha ilkel kimselerce  bazı taklit kazılar yapıldığıdır. Kapadokya' daki yeraltı şehirlerinin en fazla  tanınanları Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirleridir. Bu iki şehir birbirinden  yaklaşık olarak 9,10 Km kadar uzaktadır. Gerek konuyla ilgili arkeologlar,  gerekse yöre halkı tarafından bu iki yeraltı şehrini birbirine bağlayan bir  tünelin varlığı bilinmektedir. Yeraltı şehirlerindeki tüneller tabii ki,  Kaymaklı ve Derinkuyu arasındaki ile de sınırlı değildir. Mesela Kaymaklı' nın  12-15 Km doğusunda kalan Mazı Köyü yeraltı şehrinin Kaymaklı ve Derinkuyu' ya  bağlayan tünellerin oluğu da bilinmektedir.
http://www.bestoffrm.com/104741-agarta-ve-sambalaagarta-ve-sambala-yeralti-uygarliklari.html
Bilinmeyenin Boyutu Nedir?

Bölge haklı mevcut bütün  yeraltı şehirlerinin birbirine tünellerle bağlı olduğunu iddia ederler. Bu  durumda bölgenin altı bir örümcek ağı gibi tünel şebekeleri ile örtülü oluyor.  Bu tünellerin hemen hemen hepsi bugün ya duvar örülerek ya da göçükler yüzünden  kullanılmaz durumdadır. Yakın gelecekte de bunların açılması için herhangi bir  çalışma yapılmasını beklemek mümkün değildir. Yeraltı şehirlerinin yeniden  keşfedilmeleri ve ziyarete açılmaları o kadar eski değil. Mesela, yetkili  kimseler Derinkuyu diye bir yer olduğunu ancak 1963' te keşfedebilmişler. Bu  şehirleri ilk defa gezen bir kimseyseniz hayretler içinde kalmamanız, hayran  olmamanız mümkün değil fakat bilmelisiniz ki, gezdiğiniz yerler yeraltı  şehirlerinin bugün bilinen kısımlarının ancak onda biridir. Geziye açık olan ve  aydınlatılmış kısımların haricinde çok geniş bir alan ve bir sürü çıkış kapısı  daha vardır. Tabii bunlar bilinenler. Bilinemeyen kısımların ne nitelikte olduğu  konusu ise doğal olarak meçhul. Ancak, örneğin Derinkuyu' nun altında en 3 ile 8  kat kadar bir derinlik olduğu arkeologlar tarafından tahmin ediliyor. Aslında  Kapadokya ve yeraltı hakkında bazıları arkeolojik, bazıları turizm amacıyla  yazılmış olan Türkçe ve hemen her dilde yayınlanmış olan yüzlerce kitap  mevcuttur. Konuyu bu açıdan merak edenler söz konusu kitapları turistlik eşya  satışı yapan her dükkandan alabilirler ve gerek kaya kiliselerinin, gerek  yeraltı şehirlerinin bilinen her ayrıntısını, derinliklerini, ölçülerini kısaca  herşeyi öğrenebilirler.

İnkalar Hazinelerini  Yeraltına Sakladılar

Kaymaklı ve Derinkuyu konularında daha ileri  gitmeden önce dünyanın değişik yerlerindeki benzeri yerleri ve bu yer hakkındaki  araştırma ve iddaları kısaca hatırlamamız yerinde olur. Bizdeki gibi yeraltı  şehri ismi verimemiş de olsa dünyanın değişik yerlerinde bir sürü tünel şebekesi  mevcuttur. Bu tünellerini birçoğu günümüzde bilinmektedir fakat hepsi de belli  yerden sonra tıpkı bizim yeraltı şehirlerimiz gibi taş, toprakla dolmuş ya da  doldurulmuştur. Güney Amerika' da, Ekvador, Peru, Bolivya civarında Eski İnka  uygarlığından kalma bir çok tünel olduğu söylenir. İspanyol yağmacılarının en  önemlisi olan Pizarro' nun ordusundaki bir asker rahip olan Cieza de Leon, son  İnka imparatoru olan Atahualpa' nın, Pizarro tarafından öldürülmesinden 4, 5 yıl  sonra yazdığı notlarda, İnkalar' ın, İspanyol soygununda korkarak hazinelerini  bugün dahi bulunamamış olan gizli yerlere taşıdıklarını yazar. Bu gizli yerler  dağların altında oyulmuş olan tünel sistemleriydi. Bu fikri aslında İngiliz  Arkeoloğu Harold Wilkins' in de buşunduğu birçok bilimadamı desteklemektedir.  Başka br görüşe göre ise, söz konusu tünel sistemleri son derece ileri bir  uygarlık tarafından binlerce yıl boyunca oyulmuştur. Güney Amerika' daki tünel  sistemleri çok fazladır ve sadece İnka ülkesinde değildirler. En fazla bilineni,  Lima' yı, Peru' nun eski başkenti olan Cuzco' ya bağlayan ve sonra da Bolivya  sınırına kadar uzanan bir tünel şebekesidir. Eski belgelere göre bu tünellerde  çok zengin Kralın mezarı vardır. Ama bugün kimse tünellerde hazine aramayı  düşünmüyor, çünkü tüneller hemen hemen tamamen toprak doludur, temizlenmeleri,  içlerinden çıkması olası olan hazinelerden çok daha pahalıya malocaktır.  Tünelleri araştırmış olan bilimadamlarının çoğunluğu da, bunları İnka tarafından  kazılmayacağı konsunda hemfikirler.